nasıl olacak yazmadan
Nasıl olacak peki
Yazmadan
Hepi topu yirmi dokuz harf
Pamuk yazar basarsın yaralarına
Durur kanı
Bazen akıtmak gerekir
Ki zehir çıksın
Bıçak yazarsın kanatır
Ne zaman bakacak halin kalmaz
İçinde bir acı daha alacak yer kalmaz
Dikersin o zaman gözlerini kelimelerle
Hayat çatlar bazen,
Sızdırmaya başlar bir yerinden
Neyle doldurursun o çatlağı
Olmasa kelimeler
Bazen öyle yanar canın
Ağlarsın, ağlamalar yetmez
Yazarsın o zaman
Kelimeler, cümleler…
Cümlelerle dolar sayfalar
Onlar da seninle ağlar
Nasıl olacak peki
Yazmadan
Yalnızlık çöktüğünde
O kadar yoğun,
Elle tutulan, gözle görünen
Sağ yanı çökmüş çift kişilik kanepenin,
Sol yanı yepyeniyken
Nasıl olacak peki
Diş fırçan,
Yalnızlıktan diş ipiyle astığında kendini
Öyle bir yalnızlık ki
Bir daha gelsen dünyaya
Kumru olmak istersin
Kime nasıl denir böylesi
Nasıl olacak böyle zamanlarda peki
Yazmadan
Üniversitede bir kız vardı, üst sınıfta
Nasıl kendi halinde
Dünyayla kavgasız insanlardan
Pek tanışmazdık, bir gün rast geldi
Oturduk on dakika
O gün dedi
Okul bitince sevgilisiyle evlenecek, Ankara’da oturacaktı
Ailesi oralıydı çünkü, çocuk olunca filan…
Bana ise şehirler, ülkeler yetmiyordu o zaman
Ankara mı, peh!
Mezun olduk, iki yıl geçti
Bir gün haber geldi
Başımız sağ olsundu,
Trafik kazası
O kadar kendi halinde
Tek istediği sevgilisiyle evlenip Ankara’da yaşamakken
Hayat böyle bir şeyken
Nasıl olacak o zaman
Yazmadan
Yirmi yaşındaydım
Walter Benjamin’in bir sözünü okudum
Hayatta telafi edemeyeceğiniz şeyler var demişti
On dört yaşında evden kaçmamış olmak gibi
Bu sözü demir bir madalyona kazıdım,
Kalın bir zincirle boynuma astım
Ağırlığından, yıllarca başım önümde dolaştım
Öyle bir pişmanlık
Öyle telafisiz
Mümkün değil bir yere varmaz dedim benim hayatım
Sonra hatırladım
Sahi, kaçmıştım ben evden on dördümde
Yatılı okula gittiğim gün,
Evet evet, tam on dördümde
Eee, yok yere mi üzüldüm öyleyse bunca zaman
Şimdi bana söylesenize
Hal böyleyken
Nasıl durur insan
Yazmadan
Leave a Reply